ASENATH’I BEKLERKEN
Tanyeri ışıdı,ışıyacak. Keskin uzun öten bir horozun sesi… İncecik dalgalar vuruyor sahile. Sessizlik, sanki hepimizin sesi olmuş. Ortak bir dili taşıyor ılık ılık esen yel. Yeni yağı çıkarılmış zeytin kokusu… Birkaç dilim kaşar çıkarıyorum.Birkaç tane de doğal,daha dokunulmamış zeytin. Çayım, tavşan kanı misali, öyle kızıl,öyle canlı ki, doldurup incecik belli bardağıma yudumluyorum. Artık güneş haykırıyor buradayım diye. Gecenin sessizliği, yerini gündüzün dalga ve rüzgar seslerinin orkestrasına bırakıyor. Şef misali, yönetmek istiyor bir tarafım bu coşkuyu, fakat dokunmuyorum, eklemleniyorum,eriyip su oluyorum, akıyorum denize doğru. Ören’i seviyorum. Eski,yaşlanmış,yüzlerinde,çizgilerinde tarih yaşıyor. Sokakları Rum kokuyor, Ermeni kokuyor, Türk kokuyor, Osmanlı kokuyor, Cumhuriyet kokuyor, her şeyden çok sevgi,komşuluk,mahalle kokuyor. Tarihi yaşıyorum, zaman makinem yok ama, zaman makinesi olmaya çalışıyorum. O kadar çok ihtiyacımız var ki zaman makinesi olacak insanlara. Derin...