Senarist
En ufak bir gürültüde çığ altında kalabilirim. O kadar yoğun ve o kadar karmaşık ki her şey… Sorulardan oluşmuş bir köprüden yürümeye çalışıyor gibiyim. Her yanlış cevap bir sarsıntı ve her sarsıntı bir felakete yol açabilecek potansiyeli beraberinde getiriyor. Sanki bir noktadan atlıyor ve bir düz çizgi bir kıvrım ve tekrar başa dönüyorum. Soru işaretinin çevresinde dolanıp duruyorum. Cevabın açıklanması gereken o kadar çok şey var ki. Bir o kadar da cevabı açıklanmış ama çözülemeyen. Kavram kargaşası sürüyor tüm vücutlarda. Titremeler, sarsıntılar… Nöbetler… Hepimiz hastayız aslında. Bir oyun düşledik, tıpkı aynalardan ve duvarlardan örülmüş dünyalarından kaçmaya çalışan diğer hayalperestler gibi başka hayatları arzuladık. Sandık ki, çocuklar çiçeklerin arasında oyunlar oynarken, bir sincap çaldığı bir cevizi yuvasına taşırken, bir geyik ürkek bakışlarıyla etrafı kolaçan edip çocuklarına yol açarken, bir kedi doğanın tüm kanunları alt üst edip hiçbir kalıba sığmazken, yeni açan tomur...