GÖZLERİNİN ŞEHRİ

Biliyorum bu şehirde değilsin sen. Bense gözlerinin şehrindeyim, kalbinin kapısında bekliyorum. Her atışta açılan bir kapı aralığını yakalamaya çalışıyorum. Sensizliğin sokaklarında geziniyorum. Sokaklarda sensiz geziyorum. Biliyorum bu şehirde değilsin sen. Hüznün ve tesellinin tekliği ve tekilliği üzerine seni konumlandırarak gardımı tekrar alıyorum. Savunuyorum kendimi ama neye karşı sensizken? Hüzünlü gönlümün belki de misafirisin. Bilirim, gönül dertlerin nehridir. Bilirim, nehir olup akan içine akıttığın göz yaşlarıdır. Sel olup almıştır tüm sokaklarını bu sensizlik ve sessizlik şehrinin. Gözlerinin şehrindeyim, ama biliyorum bu şehirde değilsin sen. Anları konfeti yağmuruna tutmaya çalışıyorum. Aynı zamanda da sözcüklerin içini deşip, deşerken de kendi içimi deşiyorum. Yağmur olup sözcükler dökülüyor. Geç kalmış ve geç yağmış yağmur ile doluyor şehrin bütün sarnıçları. Bütün avlular su ile taşıyor. Yırtıcı bir bıçak gibi soğuğa kesiyorum. Üşüyorum. Kızıy...