Kayıtlar

Haziran, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kırşehir Usulü Yoğurt Çorbası

“Guzummmm!” diye bağırıyordu başaklar, dövülen deneler un ufak olurken. İnce ince deneler halini alırken buğday, bir bir atladı yeşil mercimek bulunduğu yükseklikten. Suyu ısıtıp harladıkça ateşi “Nörüyon abamm aboov!” diye çığlık atıyordu nohut, yeşil mercimek ile katıldığı kabın diplerinden. Bir kumar masasında yuvarlanan kabuksuz frek küpleri, zar misali şekilleri ile denelerin arasında kendilerine yer açmaya çabalıyorlardı. Altta kalan deneler yeşil mercimek ve nohut ile karıştıkça su yüzeyinde rahat bir nefes alır oldular. Derken aniden ditilmiş patates olanca ağırlığı ile mertledi nefes almaya çabalayan gariplerin üzerine. Kaynadıkça su, gedik kapladı her yanı. Kıyım kıyım edilmiş zehir mi zehir sivri biber alırken aklını patlıcanın, bıçak değdi tenine, soydu bir güzel kabuğunu çırılçıplak etti, bıraktı suyun içine. İyice börtlerken başka bir kapta yoğurt, civcive gebe yumurta, 3 kaşık havasından sıvıyağ ve un essahtan dibine dek karıştırılıp dövülüyordu. Börtlemiş su ve içindek...

Alabora

Sonra ilk kara parçasına ulaşıyorum. Seni, bana taşıyan küçük adamlar,  Onları tanımak, soluk almak istiyorum. Ve dil, oldukça kekeme, Büyümekte olan bir çocuk yüreği, Düş yığını aklım, vitaminsiz, Sensiz. Neden susuyorsun? Yüzerken gene çocuklar öldüğü için mi? Yoksa yeşil fularlı çocuk büyüdü mü? Vuruldu mu geceye mızıka çalan çocuk? Neden susuyorsun? Alabora olmuş gemimde, Tanrı unuttu bugün beni. Ve ben yüzüyorum. Bir çift güzel göze doğru.  

Her Sabah

Her sabah yineliyorum kendimi, Ve her sabah yeniliyorum. Yeni bir ben doğduğu kadar, Eski ‘beni’ yeniliyorum. Doğuyor güneş, odamda dans eden ışıklar, Yıldızlar oluşuyor çevremde, hepsi neşeli. Sendeki beni bana çiziyorlar. Sonra taşıyorlar bendeki seni bana. Altında bulutumsu bir taht, Yıldızlarla bezenmiş tacın, En pahalı, en parlak, en renkli… Masumiyetin ve güzelliğin, Bir gün daha sana yeniliklerle, Açıyorum, alabora olmak üzere olan yelkenimi.   Aydın Şelte *Bu şiir 2011 yılında İnsancıl Dergisi'nin 263. sayısında yayınlanmıştır. 

Sesler

Sesler… Aynı ton, aynı renk, aynı tını, aynı melodi Kimileri öfkeli, kimileri kırgın Bazısında kahkaha ile yoğrulmuş acı Bir mutluluk, sevgi, aşk, umut dolu Her bir ses sana ait Heyecan ve korku, Acı ve sevinç, Su gibi akıyorum yola. En yumuşak ses sen… Akşam olunca, seni çiziyor yıldızlar Gözlerin yıldız, dünyam aydınlık Doğduğunda sabahları, soluk alıyorum. Sen güldükçe ben gülüyorum. Aydın Şelte *Bu şiir 2011 yılında İnsancıl Dergisi'nin 263. sayısında yayınlanmıştır.