Bir Garip Yemek tarifi
Önce patatesleri çıkardım yerinden. Tombul,kir pas içindelerdi. Bir güzel yıkadım onları,incitmeden. Sonra kabuklarını soydum. Çırılçıplak kaldılar. Sonra bir kez daha yıkadım buğday sarısı vücutlarını. Küp küp doğradım onları,bölündükçe,çoğaldıkça neşelendiler, değişiyorlardı. Değişimden kaçan bir yanları yoktu. Hafifçe yaydım yağı, üretimi ve kullanımı her zaman tartışılmış son yüzyılın buluşu olan tavaya. Sonra kısık ateşte hafif hafif kızarmaları izledim. Sanki nasıl desem yağla sarıldıkça utanıyorlar gibi.Birden üzerlerinde attılar utangaçlıklarını, çünkü keskin,sert ve dişli bir rakip geliyordu yanlarına: soğan. Sevdiği artık soğanı da sarıp sarmalıyordu. Kalbi bu kadar geniş bir sevgili? Herkese yetebileceğine inanan bir kalbe mi sahipti? Derken sırasıyla kokusuyla aklını başına aldıran kekik, azı hasret bırakan fazlası genizleri yakan kırmızıbiber,onla veya onsuz yakıcı tuz… Sırayla birer birer yağın içinde sarmaş dolaş oldular. Artık patatesler sinirlenmiyordu; tam tersi üzülü...