BİR BOHEMYA DENEMESİ

Bir bohemya yaşıyoruz. İçselleştirdiğimiz bütün yanlışların aslında yanlış olduklarının bilinç düzeyinde algılanmasıyla çelişkiler yaşıyoruz. Ve bohemya… Geçmişe dönmek arzusunun baskınlaştığı bir anda, kişi şimdiden ve gelecekten kopmuş ve ümidi yitirmiştir demek midir? Yoksa kişi geçmişi anarak bir adım daha ileri giderken köklerini elde mi tutmaktadır?

Bazen düşünüyorum kötü adamları. Kime ve neye göre kötü olarak algılandıklarını… Mesela Johnny Dillan bütün Şikago’da bankaları soyup yoksullara dağıtırken yada fakir bir kadınla evlenirken, Robin Hood keza aynı şeyi daha az şiddetle İngiltere’de yaparken veyahut Che vatanını bırakıp başka ülkelerde çarpışırken, kim kime göre gangster kim kime göre kimin teröristi kimin kahramanıydı?

Bir bohemyadır yaşıyoruz gidiyor ve fısıldıyorum duvarlara tıpkı daha önce tembihlediğin gibi. Ama biliyor musun? Hayat duyuyor bu fısıltıları… Dürüstlüğe yer yok hayatta. Temiz olmaya yer yok hayatta. Net olmaya yer yok hayatta. Bu yüzden hem varım hem yokum ya.


Sabahları kafamı kaldırıyorum. Ormana gidiyorum. Kuş seslerinde sarhoş olmuş ormana… Sabret diyorum, bekle hatalarını gör. Zaman geçiyor biliyorum. Seni bekleyen o değil ama. Kaybedilmiş bir hayat var. Hayat çok hızlı geçiyor be güzelim.

Bir hayat hatalarla dolu bunu öğrendim nihayet. Hayat seninle çok büyük oynuyor. İnişler ve çıkışlarla dolu. Sabit olan tek şey kalıntılarda duran bu sevgi…



Aydın Şelte
11 Haziran Cuma

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İsveç Aylığı: Ocak

Derbentçilik

Şelteoğulları (Baba Tarafı Soyağacı)