Fırsat

Kendi varlığımı kanıtlamaya çalışıyorum. Şimdi eğer ben var isem algılanmam gerekiyor. İnsani koşulara sahip olmalıyım. Bana evet sen varsın diyenlerin var olduğunu kanıtlayabilirsem o zaman ben de varım diyeceğim. Ama ya onlar da yoksa? Dünyaya çalışmak, körü körüne inanıp ardından hiçbir şeye güvenmemek, yok etmek ve akabinde yok olmak üzere gelmiş olamayız.

O halde? O halde yokuz demektir sonucunu çıkarıyorum. Saçmalıyor muyum? Bir şeyi yanlış yapıyorsam o halde varlığımı kanıtlıyor olamaz mıyım? Hayatın karşımıza çıkardığı tüm seçimlere bir cevap vererek belki de öyle biz varız diyoruz. Hata yaparak, doğruyu seçerek… Sonunda ödüllendirilerek yada karşılığını hiçbir zaman bulamadan.

Fırsatların kendi kaderimizde oynadığı rolün aslında ufacık bir parodiden ibaret olduğunu ve dolayısıyla “fırsat” denilen şeyin aslında siyasal, toplumsal, ekonomik süreçte ortaya çıkarılan insanların algıları sonucu “fırsat” olarak adlandırılan bir kavram olduğunu ve kendi içinde kargaşalık barındırdığını düşünüyorum.

Agnostik beyinlerimizin, bilinçaltımızdaki pagan öğretilerimizin, dinlerin etkisini yadsımadan bu kavramı açıklamak da zor gibi hani. Tek fırsat insanın nasıl insan olduğunu anlayabilme süreci gibi duruyor. Sonuçta düşünüyorum ve bilmiyorum. “Gerçekten bilmiyorum.”

Ninnilerin birleştirici gücüne inanıyorum. Tek sunulan fırsatın, analarımızın o karşılıksız ve temiz duygularını bir çocuğa olan aşklarını özümseyerek, hayatın her noktasında bunun kavgasını vermek olduğuna inanıyorum. Kısacası ne kadar basit, ne kadar sade ve ne kadar temizlenirsek, o kadar daha mutlu olacağız demek istiyorum. Yeni bir dünyayı da ancak ve ancak ürettiğimiz türküleri bir çocuğun kulağına fısıldayarak kurabileceğimize inanıyorum. En azından tüm kalbimle buna bağlanmak arzusunu taşıyorum. Hala bir yerlerde adı Umut olsun olmasın, umudu taşıyan, aydınlık ateşini taşıyan, yüreği aşkla ve devrimle yanıp tutuşan insanların olduğunu biliyorum. Varlığımızı ve kendi varlıklarını kanıtlamaya çalışan, önce kalplerimizde devrim yapmaya çalışan o müthiş insanları selamlamak istiyorum.

Aydın Şelte

NOT: Yazı, 16.02.2011 Radikal Genç'te yayınlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İsveç Aylığı: Ocak

Derbentçilik

Şelteoğulları (Baba Tarafı Soyağacı)