İsveç Aylığı: Kasım
Kasım ayına yönelik buradaki birçok arkadaşım beni uyarmıştı. Keza, haksız da
sayılmazlarmış. Kasım ayı, tüm griliği ile üstümüze yağmur indirirken, hava günden güne hızla kararmaya başladı. Bu
karanlık hali bu aydan başlayarak şubat ortası – sonuna dek böyle sürecekti.
Karanlıktan kasıt, en azından benim bulunduğum yer için, aralıksız saatlerce,
günlerce, haftalarca, aylarca süren bir karanlık değildi. Bu karanlıktan kasıt, ortalama günlük dört, beş saat güneşi görmeden aydınlığa sahip olmaktı. İşte
bu karanlıktan dolayı İsveç’te yaşayanlar iki durumdan mustariplerdir.
Bunlardan birincisi D vitamini eksikliği ki D vitamininin en önemli etkisi
kalsiyum, fosfor metabolizması ve kemik mineralizasyonu üzerinedir. Doğrudan
mutlulukla ilişkisi ise bilimsel anlamda ortaya konulmuştur. İkinci durum ise,
belki de birincisi ile de ilişkili olarak, zaten oldukça bireysel olan İsveç
toplumunda karanlık ve kış ile birlikte yalnızlığın bir kat daha artmasıdır. Bu
da geçmişte çok fazla alkol sorunu ile mücadeleyi getirmiştir. Günümüzde bazı
firmalarda – buna benim firmam da dahil - hafta içi alkol kontrolü yapılıyor.
Böylelikle çalışanların hafta içi alkol tüketimleri dengede tutulmaya
çalışılıyor. Konuya dönecek olursak, bu karanlık ve D vitamini eksiliği, zaten
önleyici sağlık sistemini uygulamakta olan İsveç’te hemen hemen herkesin spor
yapmasını doğurmuş. O kuzeyli, özellikle kış sporlarında başarılı, bizle
kıyaslayınca daha kaslı ve iri yapıdaki bu insanlar için spor bir nevi
zorunluluk. Kaslarınızı, kemiklerinizi güçlü tutmak durumundasınız. Çok
çalışma, bireysel bir toplum olma durumlarında nasıl ki yaşadıkları coğrafya etkiliyse,
öyle görünüyor ki fiziki yapıda da coğrafya etkili olmaktadır. İbni Haldun'un
“Coğrafya kaderdir” sözüne, sanırım bir kez daha hak vermemek elde değil. Spora
geçmişken sporun İsveç toplumunda çok küçük yaşta başladığını belirtmekte fayda
var. Bizdeki askeri sağa çark, sola çark saçmalığına ters olarak burada gençler
yetenekleri ve eğilimleri doğrultusunda buz hokeyi, kayak, yüzme, salon hokeyi,
futbol vb. birçok spor dalında daha çok küçük yaştan itibaren yer alıyorlar. Bununla
beraber dengeli ve sağlıklı bir beslenme ile birlikte bugünkü toplum karşımıza
çıkıyor.
Bu vesile İsveç’in eğitim sistemine de bir göz atalım. Zira kışın, soğuk ve
karanlıkta dışarıda yapacak bir şey olmadığını düşünürsek bir öğrenci için en
ideali, zaten hayattaki tek sorumluluğu olan okul ile ilgilenmek olmalı. Ahlaki
çoğulculuk ve bireysel gelişim gibi iki temel yaklaşım üzerine kurulu olan İsveç
eğitim sisteminin okul müfredatında olması gereken 3 zorunlu ders bulunuyor:
İsveççe, İngilizce ve matematik. Eğitim iki, üç yaşında kreşte başlıyor. Çocuklar
altı yaşını doldurduğunda okula başlıyorlar ve buna birinci sınıf değil, sıfır
sınıf deniyor. Bunun diğer adı da hazırlık sınıfı. Hazırlık sınıfından sonra
ilk eğitim öğretim birinci sınıftan dokuzuncu sınıfa kadar. Yani hazırlık
sınıfını da eklersek İsveç’te temel eğitim-öğretim on yıllıktır. Burada öğretmenler
pasif, öğrenciler aktif konumdadır. Öğretmenler yalnızca yol gösterici bir
roldedir. Öğretmen, öğrencilerle birlikte dersleri planlayıp yürütür. Yani “plan
defterine” uygun, ezberci bir eğitim yerine, çoğulcu bir anlayışla yetişmekte
olan geleceğin İsveç vatandaşlarının önerdiği bir eğitim planı uygulanmaktadır.
Bu eğitim sistemindeki özgürlük sadece öğrenci taraflı değildir. Öğretmenler
her konuda sınırsız ve özgürce hiç çekinmeden düşüncelerini açıklayıp yazabilirler.
İstedikleri siyasi parti, dernek, sendika ve örgütlere üye olabilirler,
yönetimlerine ve hatta başkanlığına seçilebilirler. Yasak diye bir engel ya da
soruşturma söz konusu değildir. Keza bu öğrenciler için de geçerlidir. Yalnız
İsveç temel kanunlarına göre faşizm, ırkçılık, kişiye hakaret, cinsiyet
ayrımcılığı, tehdit ve saldırı kanunlara göre yasaktır ve işlenen suça göre
ceza verilir.
Bu çoğulcu özgürlükçü demokrasiyi küçük yaştan itibaren tecrübe eden,
matematik ile büyüyen, sporu yaşamının her alanında tutan ve kitap okuma
oranında dünyada sekizinci sırada olan (Türkiye seksen birinci) İsveçli bu
çocuklar, büyüdüklerinde de dünyanın en yaratıcı ve girişimci insanları
oluyorlar. Bunda bu saydığım nedenlerle birlikte, güvenlik ve gündelik kaygılar
olmadığı için İsveçliler’in bütün enerjilerini işlerine vermesi de çok
etkilidir. İsveç vergi sistemi ve serbestleşme kavramlarının bu konuya katkısı
da unutulmamalı. Vergi kısmını önceki bir yazıda ele almıştım, fakat daha
detaylı bir şekilde benim için ”vergi ayı” olan Aralık içerisinde daha detaylı
aktaracağım. Serbestleşme ise devletin kritik konumdaki alanlarda ağırlığını
korurken, kendi şirketlerini destekleyip İsveç’i dünya ile rekabet eder hale
getirmeyi kapsıyor.
Bir düş ortağı Kasım...
Kitap Haruki Murakami Sahilde Kafka, Mehmed Uzun Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık, Octavia Paz Marcel Duchamp; içecek kahve ve sıcak çikolata; hava yağmur… Kasım işe böyle geçti. Şairlerin dizelerinde, ayrılıkların ve ölümlerin daha çok görülmesi nedeniyle sıkça rastladığımız ay Kasım. Ben çekilirken kitapların sayfalarına, saklanırken hecelerin arasına, doğa da tamamen kabuğuna çekildi bu sıralarda, son günleriydi sonbaharın, son yapraklar da döküldü, son kuşlar da göç etti; rüzgâr iyiden iyiye sert eser olurken kara kış kapıdaydı. Kasım ayı, şimdi gitmişti.
Kitap Haruki Murakami Sahilde Kafka, Mehmed Uzun Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık, Octavia Paz Marcel Duchamp; içecek kahve ve sıcak çikolata; hava yağmur… Kasım işe böyle geçti. Şairlerin dizelerinde, ayrılıkların ve ölümlerin daha çok görülmesi nedeniyle sıkça rastladığımız ay Kasım. Ben çekilirken kitapların sayfalarına, saklanırken hecelerin arasına, doğa da tamamen kabuğuna çekildi bu sıralarda, son günleriydi sonbaharın, son yapraklar da döküldü, son kuşlar da göç etti; rüzgâr iyiden iyiye sert eser olurken kara kış kapıdaydı. Kasım ayı, şimdi gitmişti.
Yorumlar
Yorum Gönder