Sonsuz Karmaşa

Bakıyorum. Dinleyemiyorum. Konuşuyorum. Göremiyorum. Duyuyorum. Hissedemiyorum. Söylüyorum. Gösteremiyorum. Dokunuyorum. Anlamıyorum.

Karmaşık bir doğal düzenin kompozisyonunun entalpisini bozan bir ilişki bizimkisi. Denge diyagramını dağıtan, var oluşunun sınırlarını var eden bir denklem. Çok hassas, çok yalnız, çok muhtaç… Çok mağrur, ama aynı zamanda gururlu ve güçlü…

Seni ve beni arayan teklik ruhunun fizik yasaları ile çarpıştığı bir durum bu. Devrik cümlelerin, öykü gerçekliği ile çeliştiği noktada sevdiğini haykırarak gerçeği ortaya koyma çabası gibi… Uykunun ince sınırlarında beliren rüyaların mutluluğu gibi… Uzak, ama tutulabilir. Yakalanabileceği umuduyla yaşanan mutluluk ve verdiği cesaretle kurulan bir hayat gibi. Hayalden gerçeğe uzana uzak ama kestirme bir yol gibi. 

Sen. Düğümün çözüldüğü noktada şarkının nakaratı ve şarkıya gizlenmiş anlamının derinliğindeki sen, Evet, bana yardım edecek, bizi var edecek, seni yaşatacak düğüm bu. 

Kendimle konuşuyorum. Anlamaya çalıştığım renklerin sahibinin var oluşunun çizgilerini kafamda var edemezken, nasıl olacağını bilemediğim korkutucu bir hayalin heyecanını kucaklıyorum. Sonra hayalin gerçekliği karşısında olan sakinliğimi gizlerken, seni izliyorum usulca. Sevincin, mutluluğumu beslerken, hayata yeni başlayan bir bebeğin ürkek atılımında yaşama tutunuyorum. Evet, seni seviyorum. 

Rüya mi şaka mi bilemiyorum. Bazen ayırt edemez insan. O ince çizgi bildiklerinin bilmediklerinde ne kadar farklı olduğunu anlayamadığın, ama hissettiğin anlarda çıkar ortaya. Hislerin ve sezgilerin doğal güvencesi vardır, gizlenen bir yerlerde, Ona sığınır insan. İnanmayı, sevmeyi ve iyi olmayı tercih ettiği doğalındadır o anlarda, 

Seninle tanıştığım, seninle ”bir”i keşfettiğim tüm anlarda bu saklı işte. Düşündüğün tüm geçmişin, andığın tüm gecelerin, varsaydığın şimdinin mutluluğu ve sevincini fiziksel bir gerçeklikte bize sunduğumuz bir an seninle tanıştığım an. Zamanın toplamı olan anların seninle bağlamında aktığı bir yolculuk bu. 

Baktığım ve dinlediğim. Konuştuğum ve gördüğüm. Duyduğum ve hissettiğim. Söylediğim ve gösterdiğim. Dokunduğum ve anladığım. 

İçinde nano ve makro boyutlarda duyumsal izlenimleri taşıyan doğal gözün göremediği renk sıcaklıkları ile örülmüş seni, beni ve bizi ören tayflar… Gerçeklik.

Sonsuz karmaşa…

Hoş geldin.

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar