İsveç Aylığı: Haziran

Şimdiye kadar olumsuz yönleri zaman zaman ağır bassa da İsveç’te yaşadıklarımı aktarmaya çalıştım. Haziran gelişi ile birlikte her yerim yem yeşil olması, güneşin batış saatinin 22:31, alacakaranlık denilen güneşin doğmaya başladığı saatin 00:17, tam gün doğumunun ise 03:42 olduğu ilginç zamanlar yaşamaya başlamıştım. Güneş gerçekten dünyanın enerjisi… Güneşin gelmesiyle bendenizin yataktan uyanması, hareketli oluşu, görece tekrar neşeli bir hale bürünmesi bir oldu. Hiç değilse geç saatlere kadar, havanın da ısınmasının verdiği cesaretle elimde kitap, dergi, gazete ne varsa çimlere uzanıp muhteşem göl manzarası eşliğinde okuyabiliyor, tek başıma da olsa piknik yapıyor, köyün sevilmeyen Arap çocukları ile top oynuyor, ara sıra arkadaşlarla mangal yapmaya gidebiliyordum. Bu ayla birlikte, daha önce ortada gözükmediği kadar insan görünür oldu. Onca ayı dört duvar arasında geçirdikten sonra aslında yalnız olmadığınızı bilmek güzel bir duygu. Haziran ayı ile birlikte muhteşem bir manzara, ormanlar, geyikler, tilkiler, sansarlar, hatta ayılar dahi yaşama döndü. Bu hayvanlarla, özellikle geyikle sık sık karşılaşırsınız. Diğerleri, sizin onlardan korktuğunuzdan daha çok korktukları için ortada gözükmüyorlar. Kurt avlamak İsveç’te yasak… Norveç’te kalan son kurtlar için de avlanma izni çıkınca neredeyse tüm kurtlar İsveç’e kaçmış durumda. Sayıca oldukça fazlalar ve geyik avcılarının en büyük düşmanı konumundalar.

Bu altı ay boyunca, bugüne kadar saydığım tüm olumsuzluklar bir yana en hoşuma giden konu İsveçlilerin her sorunu konuşarak çözüyor olmaları oldu. İstisnasız her konuyu masaya yatırmaları bazen yorucu olsa da, bizim gibi ateşli ve fevri toplumlardan gelen insanların biraz olsun sakinleşmesi için çok olumlu etki yapıyor. Her ne kadar mantıklı bir nedene oturtamazsanız asla ikna edemeyecek olsanız da veya ikna olmuş gibi davranıp ama pasif-agresif gibi daha sonra gündeme getirecek olsa da istisnalar kaideleri bozmuyor. Bu açık toplum olma gayreti devletten başlıyor elbette. Her şey sonuna kadar şeffaftır İsveç’te. Öyle ki, maaşınızı boşuna saklamayın, ne adresinizi ne de yaşınızı… Bunlar kolayca öğrenilebilen bilgilerdir. Bu açık toplum olma arayışı beraberinde küresel dünyayı takip etmeyi, uluslararası her duruma önem vermeyi, yeni kültürlere açıklığı, ileri derecede modernizm, muhafazakârlığa karşı çıkış, ileri liberalizm ve özgürlüklere düşkünlük gibi durumları da doğurmuş gözüküyor.  Toplum içerisinde eşitliğe son derece önem veriliyor ve refah devleti, sosyal devlet, sosyalizm kavramları İsveç toplumunda oldukça önemsenen bağlamlar arasında yer alıyor. “ABD'deki açık faşizm (ve kökten dincilik) uygar Avrupa’da örtülü olarak yaşamaktadır” tezi ise başka bir yazının konusu olarak dursun.

Altı ayda dikkatimi çeken bir başka konuş ise İsveç yaşamında haklarınızı iyice bilmeniz gerektiği. Genel olarak baktığımızda devlet ve vatandaş arasında tam bir güven ortamı tahsis edilmiş olsa da, yine bu bahsi geçen haklarınızı iyice bilmenizde yarar var. Haksızlığa uğradığınızda ve gerçekten haklı olduğunuza inanıyorsanız şansınızı sonuna zorlayın. Muhakkak kazanacaksınız. Devlet burada içi çelik olan kadife bir eldiven gibi ve siz “sistem” dışına çıkmadıkça daima yumuşak tarafı ile karşılaşırsınız.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İsveç Aylığı: Ocak

Derbentçilik

Şelteoğulları (Baba Tarafı Soyağacı)